Translate

28 Eylül 2014 Pazar

Estonya Gezimiz
Bu gezi benim için aslında hayaldi.Gidebileceğimi düşünmüyordum çünkü İngilizce’m çok iyi değildi.Ama yine de mülakat sınavına girmek istedim ve Feyza Hoca beni de Estonya Grubuna aldı.Sena,Naile ve ben çok heyecanlıydık çünkü ilk defa yurtdışına çıkıyorduk.
Yolculuğumuz daha başlamadan çok eğlenceliydi.Hava alanındaki  bişey unuttuk mu gibi küçük telaşlar,heyacandan botlarımı çıkarmadan galoş  giyip kapıdan geçme çabalarım-sakın öyle bişey yapmayın tüm gözler bir anda üzerinize çevriliyor komik bir durum gerçekten :D-  herkes 1 valiz ve 1 çantayla giderken benim 1 valiz, 1 yemek çantası,1sırt çantası,1 kol çantası ve 1 kamera çantasıyla gitmem falan komikti gerçekten.
Başta herşey gerçekten hayal gibiydi.Ailelerimizden ayrıldıktan,uçak kalktıktan sonra gerçek olduğunu anladık.Herşey çok güzeldi.İstanbul’da pasaport kontrolünden sonra St.Petersburg uçağına bindik.İndiğimizde daha önce hiç o kadar üşüdüğümü hatırlamıyordum soğuktan konuşamıyorduk bile.Metroya gitmemiz gerekiyordu hava alanından bi taksiye bindik ama şoför ingilizce bilmiyordu o yüzden gitmemiz biraz zor oldu.St.Petersburg Metrosu dünyanın en derin metrosuymuş aynı zamanda en şık ve en gösterişli metroymuş.Orayı görmek çok güzeldi.St.Petersburgtan çıktık bir otobüse bindik.Gerçekten yolculuğumuzdaki en zor anları orada yaşadık.Pasaport kontrolü vardı.Bizim pasaportlarımızda gri pasaporttu onlar gri pasaportun ne olduğunu bilmiyorlarmış.İngilizce de bilmedikleri için iletişim kuramadık.Uzun bir süre orada beklemek zorunda kaldık.En sonunda İngilizce bilen biri geldi ve öylelikle yola devam edebildik.Yola devam ettik ama aradan çok geçmeden yine pasaport kontrolü için otobüsü durdurdular.Bu sefer herkesin pasaportunu topladılar.Yine bi süre bekledikten sonra yola devam ettik.Estonya-Narva’ya 02.40 gibi geldik.Jelena Lohmatova bizi samimi ve sıcakkanlı bir şekilde karşıladı.Sonra bizi Narva-Jõesuu Spa Hotell’e(Sanatoorium) bıraktı.Aslında Estonya’da oradaki öğrencilerin evinde kalacaktık ama soğuktan dolayı bazı evlerdeki ısıtma sistemlerinde sorun olduğu için birkaç grup otelde kaldık.Otel çok güzeldi,rahattı ama yemek konusunda biraz sorun yaşadım hatta iyi ki yemek çantamı almışım dedimJ.Türkiye ile Estonya’nın yemek kültürleri farklı olduğu için peynirin tadı bile bana farklı geliyordu.Ekmek kızartıp uçaktan aldığımız ikramları yiyelim dedik.Kızartma makinesinin yanında yanmış ekmekler duruyordu bende makine de nasıl yaktılar anlamadım diye gülmüştüm ve benimde ekmeklerim yandı LSiz siz olun hiçbir konu hakkında kötü eleştiride bulunmayın her an başınıza gelebilir.
Estonya’daki ilk günümüzde oradakilerle tanışmak için okula gittik.Almanya,İspanya,Avusturya,Estonya,Polonya ve Türkiye grupları vardı.Tanışma için güzel bir oyun hazırlamışlar.Daire oluşturduk ve bir tane tenis topu vardı top kime gelirse kendi adını ve topu atacağı kişinin adını söylüyordu bu şekilde herkesi tanımış olduk.Bana Hatiçe diyorlardı.:DDaha başka oyunlarda oynadık.Taş-kağıt-makas,bingo…Bir öğrenci flüt çaldı,dans gösterisi oldu çok eğlenceliydi.Sonra otobüse binip Narva’yı gezmeye başladık.Deniz de durduk.Deniz tamamen donmuş,üzerine kar birikmiş.Denizin üzerinde yürüdük.Çok güzeldi.Sonra Kreenholmi’ye yemek yemeye gittik.Estonya’nın geleneksel yemeği patates haşlamasıymış.Yemekte patates,mayonezli balık ve küp küp doğranmış bal kabağı vardı.Tatlı da ise çilekli süt gibi bişey vardı.Yemekten sonra Narva Müzesine gittik.Kaleyi gezdik.Oradan Maxima diye bir markete gittik.Marketin karşısında buz pateni vardı tüm öğrenciler gitmek istedi ama bizim daha önce bir deneyimimiz olmayınca pek gitmek istemedik.Buz üstünde durmakta biraz zorluk yaşadım.Maria ve Anfissa beni alıp kaymaya başladılar tabii ben bilmeyince yere düştüm güldük bayağı.Sonra Avusturya da yaşayan Türk kızı Çağla bana öğretmeye başladı onunla biraz ayakta durabiliyordum.Sonra yine Avusturyadan Matthias beni aldı kaymaya başladık.Sonra otele döndük.Gece çok soğuktu,soğuktan uyuyamadık bir yorgan daha istedik bu sayede Yorgan=Blenkt olduğunu öğrendik.
3 Mart sabahı benim uyandığım en güzel sabahtı.Çünkü o gün benim doğum günümdü ve Sena beni ‘Who is birthday today?’diye uyandırdı.Uyurken öyle uyandırınca korktum tabi ben fırladım hemen sonra gülerek It’s my birthday today dedim. :DKahvaltımız çok güzeldi yine ekmeklerimizi kızarttık çayımızı aldık ama bu sefer yanına bal ve tereyağı da eklendi.Uçakta verdikleri kahvaltıyı yememiştik çantamıza koymuştuk.İyi ki öyle yapmışız.Çok iyi doyduktan sonra otobüsle Estonya’nın başkenti Tallin’e doğru yol aldık.Yolda bazı yerlede durup gezdik,hediyeler aldık,yemek yedik.Estonya’da hep balık yeriz demiştik ama sadece orada yedik.Balık çok güzeldi.Sonra yola çıktık tekrar ve Tallin’e geldik.Çok güzeldi,çok farklıydı.Bir pastane de oturalım dedik.Benim doğum günümü kutladık.Mum yoktu çatalı mum yapıp üfledim Çok eğlenceliydi.İlk defa ailem olmadan bir doğum günü geçiriyordum biraz üzücüydü tabii ama Sena,Naile ve Feyza Hocam yanımda oldukları için çok mutluydum.Pastaneden çıktıktan sonra etrafı gezdik.Geleneksel kıyafet giymiş kuruyemişçiler,parti broşürü dağıtan tuhaf giyimli insanlar vardı.Çok tatlılardı.Gezdikten sonra tekrar otobüse bindik.Polonyalı kızlar Damat Halayı’nı çok seviyorlarmış açtılar oynadılar falan çok eğlenceliydi.Okulda tanıştığımız gün doğum günlerimizi söylemiştik.Justyna benim doğum günümü hatırlamış.Bugün senin doğum günün müydü diye sordu ama birthday yerine biraz daha farklı börztday gibi bişey söyleyince ne dediğini anlamadık sonra anlayınca çok mutlu oldum.Otobüstekiler Happy birthday to you diyip alkış tuttular.Otele döndüğümüzde akşam yemeğini kaçırmıştık ama balık bizi tok tutmuştu.Bizde Sena’yla resimleri ayarlayalım dedik.Naile o sıra da bana doğum günü sürprizi hazırlamış.İncirin Üzerine çikolata sürmüş çubuk krakerden de mum yapmış.Yediğim en güzel pastaydı.3 gündür ailelerimizden arkadaşlarımızdan ayrı olunca onları çok özlemiştik.Bizim Alican diye bir sınıf arkadaşımız var.Onun şarkı söylemesini falan çok seviyorduk hala seviyoruz tabii ki bu sefer biz ona söyleyelim dedik.Ferdi Tayfur’un ‘Bende özledim bende’ Şarkısını söyleyip video çektik.Çok eğlenceliydi ama nerdeyse oteli ayağa kaldırcaktık biraz fazla ses yapmışız sonradan anladık.Ama bir sorun çıkmadı. :DÇok güzel bir gündü.Sabah uyandığımda boğazım ağrıyordu hastalanmışım biraz ama bir şey olmadı.Okula gittik tanıtım slaytı izledik sonra bir kura seçtik.Kura sonucuna göre derslere gittik.Bana müzik dersi çıkmıştı.Sena’ya resim,Naile’ye İngilizce,Feyza Hoca’ya da Kimya dersi çıkmış.Müzik dersi çok güzeldi şarkılar söyledik,Müzik öğretmeni piyano çaldı,çok eğlenceliydi.Sonra herkes resim sınıfına çıktı.Taşlara peçeteler yapıştırdık,çok tatlı oldular.Sonra okulun yemekhanesine gittik.Yemekte makarna,pirinçli poğaça,ve tarçınlı kurabiye vardı.tabii birde çay.Yemekhanede piyano vardı.Matthias Pachelbel-Canon’u çaldı.sonra spor salonuna gittik.Voleybol,badminton oynadık.Futbol oynadılar.Sonra otele döndük sanırım.Diğer gün yine bir yerleri gezdik.Bir kiliseye gittik.İçeride ölü varmış.Tören yapıyorlarmış.Bizde girdik baktık nasılmış diye etrafta kokulu mumlar ,çiçekler…Kiliseye besmele çekip sağ ayağımızla girdik içeride de ölüye Fatiha okuduk.Allah kabul etsin.:DDiğer gün yani 6 Mart Max Kranz’ın doğum günüydü ona hediye aldık.Akşam otele gittik Max’a hediyesini verdik,çok sevindi.Akşam verdik çünkü sabah Estonya’dan ayrılacaktık.Sabah valizlerimizi kontrol ettik hepsi 2 katına çıkmıştı.Kahvaltıdan sonra Almanlarla vedalaştık.Max’ın doğum gününü kutladık tekrar.Sonra Jelena bizi almaya geldi.Oda benim doğum günümü hatırlayıp bana hediye çikolata almış.Çok mutlu olmuştum.sonra otobüsümüze bindik.Hayatımdaki en konforlu otobüstü Lux Express.İçinde ücretsiz kahve makinesi,tuvalet,telefonunu şarj edebileceğin priz,ikram…St.Petersburg’a geldik.Metroyla Nevsky Caddesi’ne gittik.Mimari açıdan çok güzeldi.Sonra uçağa bindik ve İstanbul’a geldik.Kaldığımız otel harikaydı.O gece çok iyi uyuduk.Sabah muhteşem bir kahvaltı vardı.Omlet,sıcacık çay ve kahvaltılıklar…O kahvaltıdan sonra canım Türkiye’m dedim.:Dkahvaltıdan sonra deniz kenarında yürüdük sonra valizlerimizi toparladık.Öğlen balık ekmeğimizi de yedikten sonra Konya’ya dönmek için uçağa bindik.Her uçak yolculuğumuz çok eğlenceliydi.Sena’yla Serdar Ortaç dinleyerek hem güldük hemde sınıftaki hatıralarımızı hatırladık.Uçak yolculuğunda yanınınzda sevdiğiniz bir arkadaşınız varsa açın Serdar Ortaç dinleyin.Serdar Ortaç hiç bu kadar eğlenceli olmamıştır.:DVee sonunda Konya’ya döndük.
Bize bu geziyi,bu tecrübeyi sağladığı için İngilizce Öğretmeniz Feyza Akdan’a sonsuz teşekkürler.Ayrıca yabancı ülkelerdeki insanlara Türkiye’deki insanları bizim aracılığımızla tanıttığı ve yanlış bilgileri ortadan kaldırdığı için de Feyza Hocam’a ve Comenius’a teşekkürler.Fayza Hocam iyi ki varsınız.Sizi çoookk seviyoruzzz.J <3
 
                                                                                                                      Hatice ŞANLI




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder