Estonya Gezimiz
Bu gezi benim için aslında hayaldi.Gidebileceğimi
düşünmüyordum çünkü İngilizce’m çok iyi değildi.Ama yine de mülakat sınavına
girmek istedim ve Feyza Hoca beni de Estonya Grubuna aldı.Sena,Naile ve ben çok
heyecanlıydık çünkü ilk defa yurtdışına çıkıyorduk.
Yolculuğumuz daha başlamadan çok eğlenceliydi.Hava
alanındaki bişey unuttuk mu gibi küçük
telaşlar,heyacandan botlarımı çıkarmadan galoş
giyip kapıdan geçme çabalarım-sakın öyle bişey yapmayın tüm gözler bir
anda üzerinize çevriliyor komik bir durum gerçekten :D- herkes 1 valiz ve 1 çantayla giderken benim 1
valiz, 1 yemek çantası,1sırt çantası,1 kol çantası ve 1 kamera çantasıyla
gitmem falan komikti gerçekten.
Başta herşey gerçekten hayal gibiydi.Ailelerimizden ayrıldıktan,uçak
kalktıktan sonra gerçek olduğunu anladık.Herşey çok güzeldi.İstanbul’da
pasaport kontrolünden sonra St.Petersburg uçağına bindik.İndiğimizde daha önce
hiç o kadar üşüdüğümü hatırlamıyordum soğuktan konuşamıyorduk bile.Metroya
gitmemiz gerekiyordu hava alanından bi taksiye bindik ama şoför ingilizce
bilmiyordu o yüzden gitmemiz biraz zor oldu.St.Petersburg Metrosu dünyanın en
derin metrosuymuş aynı zamanda en şık ve en gösterişli metroymuş.Orayı görmek
çok güzeldi.St.Petersburgtan çıktık bir otobüse bindik.Gerçekten
yolculuğumuzdaki en zor anları orada yaşadık.Pasaport kontrolü vardı.Bizim
pasaportlarımızda gri pasaporttu onlar gri pasaportun ne olduğunu
bilmiyorlarmış.İngilizce de bilmedikleri için iletişim kuramadık.Uzun bir süre
orada beklemek zorunda kaldık.En sonunda İngilizce bilen biri geldi ve
öylelikle yola devam edebildik.Yola devam ettik ama aradan çok geçmeden yine
pasaport kontrolü için otobüsü durdurdular.Bu sefer herkesin pasaportunu
topladılar.Yine bi süre bekledikten sonra yola devam ettik.Estonya-Narva’ya
02.40 gibi geldik.Jelena Lohmatova bizi samimi ve sıcakkanlı bir şekilde
karşıladı.Sonra bizi Narva-Jõesuu Spa Hotell’e(Sanatoorium) bıraktı.Aslında
Estonya’da oradaki öğrencilerin evinde kalacaktık ama soğuktan dolayı bazı
evlerdeki ısıtma sistemlerinde sorun olduğu için birkaç grup otelde kaldık.Otel
çok güzeldi,rahattı ama yemek konusunda biraz sorun yaşadım hatta iyi ki yemek
çantamı almışım dedimJ.Türkiye ile Estonya’nın yemek kültürleri farklı
olduğu için peynirin tadı bile bana farklı geliyordu.Ekmek kızartıp uçaktan
aldığımız ikramları yiyelim dedik.Kızartma makinesinin yanında yanmış ekmekler
duruyordu bende makine de nasıl yaktılar anlamadım diye gülmüştüm ve benimde
ekmeklerim yandı LSiz
siz olun hiçbir konu hakkında kötü eleştiride bulunmayın her an başınıza
gelebilir.
Estonya’daki ilk günümüzde oradakilerle tanışmak için okula
gittik.Almanya,İspanya,Avusturya,Estonya,Polonya ve Türkiye grupları
vardı.Tanışma için güzel bir oyun hazırlamışlar.Daire oluşturduk ve bir tane
tenis topu vardı top kime gelirse kendi adını ve topu atacağı kişinin adını
söylüyordu bu şekilde herkesi tanımış olduk.Bana Hatiçe diyorlardı.:DDaha başka
oyunlarda oynadık.Taş-kağıt-makas,bingo…Bir öğrenci flüt çaldı,dans gösterisi
oldu çok eğlenceliydi.Sonra otobüse binip Narva’yı gezmeye başladık.Deniz de
durduk.Deniz tamamen donmuş,üzerine kar birikmiş.Denizin üzerinde yürüdük.Çok
güzeldi.Sonra Kreenholmi’ye yemek yemeye gittik.Estonya’nın geleneksel yemeği
patates haşlamasıymış.Yemekte patates,mayonezli balık ve küp küp doğranmış bal
kabağı vardı.Tatlı da ise çilekli süt gibi bişey vardı.Yemekten sonra Narva
Müzesine gittik.Kaleyi gezdik.Oradan Maxima diye bir markete gittik.Marketin
karşısında buz pateni vardı tüm öğrenciler gitmek istedi ama bizim daha önce
bir deneyimimiz olmayınca pek gitmek istemedik.Buz üstünde durmakta biraz
zorluk yaşadım.Maria ve Anfissa beni alıp kaymaya başladılar tabii ben
bilmeyince yere düştüm güldük bayağı.Sonra Avusturya da yaşayan Türk kızı Çağla
bana öğretmeye başladı onunla biraz ayakta durabiliyordum.Sonra yine Avusturyadan
Matthias beni aldı kaymaya başladık.Sonra otele döndük.Gece çok
soğuktu,soğuktan uyuyamadık bir yorgan daha istedik bu sayede Yorgan=Blenkt
olduğunu öğrendik.
3 Mart sabahı benim uyandığım en güzel sabahtı.Çünkü o gün benim doğum
günümdü ve Sena beni ‘Who is birthday today?’diye uyandırdı.Uyurken öyle
uyandırınca korktum tabi ben fırladım hemen sonra gülerek It’s my birthday
today dedim. :DKahvaltımız çok güzeldi yine ekmeklerimizi kızarttık çayımızı
aldık ama bu sefer yanına bal ve tereyağı da eklendi.Uçakta verdikleri
kahvaltıyı yememiştik çantamıza koymuştuk.İyi ki öyle yapmışız.Çok iyi
doyduktan sonra otobüsle Estonya’nın başkenti Tallin’e doğru yol aldık.Yolda
bazı yerlede durup gezdik,hediyeler aldık,yemek yedik.Estonya’da hep balık
yeriz demiştik ama sadece orada yedik.Balık çok güzeldi.Sonra yola çıktık
tekrar ve Tallin’e geldik.Çok güzeldi,çok farklıydı.Bir pastane de oturalım
dedik.Benim doğum günümü kutladık.Mum yoktu çatalı mum yapıp üfledim Çok
eğlenceliydi.İlk defa ailem olmadan bir doğum günü geçiriyordum biraz üzücüydü
tabii ama Sena,Naile ve Feyza Hocam yanımda oldukları için çok
mutluydum.Pastaneden çıktıktan sonra etrafı gezdik.Geleneksel kıyafet giymiş
kuruyemişçiler,parti broşürü dağıtan tuhaf giyimli insanlar vardı.Çok tatlılardı.Gezdikten
sonra tekrar otobüse bindik.Polonyalı kızlar Damat Halayı’nı çok seviyorlarmış
açtılar oynadılar falan çok eğlenceliydi.Okulda tanıştığımız gün doğum
günlerimizi söylemiştik.Justyna benim doğum günümü hatırlamış.Bugün senin doğum
günün müydü diye sordu ama birthday yerine biraz daha farklı börztday gibi
bişey söyleyince ne dediğini anlamadık sonra anlayınca çok mutlu
oldum.Otobüstekiler Happy birthday to you diyip alkış tuttular.Otele
döndüğümüzde akşam yemeğini kaçırmıştık ama balık bizi tok tutmuştu.Bizde
Sena’yla resimleri ayarlayalım dedik.Naile o sıra da bana doğum günü sürprizi
hazırlamış.İncirin Üzerine çikolata sürmüş çubuk krakerden de mum
yapmış.Yediğim en güzel pastaydı.3 gündür ailelerimizden arkadaşlarımızdan ayrı
olunca onları çok özlemiştik.Bizim Alican diye bir sınıf arkadaşımız var.Onun
şarkı söylemesini falan çok seviyorduk hala seviyoruz tabii ki bu sefer biz ona
söyleyelim dedik.Ferdi Tayfur’un ‘Bende özledim bende’ Şarkısını söyleyip video
çektik.Çok eğlenceliydi ama nerdeyse oteli ayağa kaldırcaktık biraz fazla ses
yapmışız sonradan anladık.Ama bir sorun çıkmadı. :DÇok güzel bir gündü.Sabah
uyandığımda boğazım ağrıyordu hastalanmışım biraz ama bir şey olmadı.Okula
gittik tanıtım slaytı izledik sonra bir kura seçtik.Kura sonucuna göre derslere
gittik.Bana müzik dersi çıkmıştı.Sena’ya resim,Naile’ye İngilizce,Feyza Hoca’ya
da Kimya dersi çıkmış.Müzik dersi çok güzeldi şarkılar söyledik,Müzik öğretmeni
piyano çaldı,çok eğlenceliydi.Sonra herkes resim sınıfına çıktı.Taşlara peçeteler
yapıştırdık,çok tatlı oldular.Sonra okulun yemekhanesine gittik.Yemekte
makarna,pirinçli poğaça,ve tarçınlı kurabiye vardı.tabii birde çay.Yemekhanede
piyano vardı.Matthias Pachelbel-Canon’u çaldı.sonra spor salonuna
gittik.Voleybol,badminton oynadık.Futbol oynadılar.Sonra otele döndük
sanırım.Diğer gün yine bir yerleri gezdik.Bir kiliseye gittik.İçeride ölü
varmış.Tören yapıyorlarmış.Bizde girdik baktık nasılmış diye etrafta kokulu
mumlar ,çiçekler…Kiliseye besmele çekip sağ ayağımızla girdik içeride de ölüye
Fatiha okuduk.Allah kabul etsin.:DDiğer gün yani 6 Mart Max Kranz’ın doğum
günüydü ona hediye aldık.Akşam otele gittik Max’a hediyesini verdik,çok
sevindi.Akşam verdik çünkü sabah Estonya’dan ayrılacaktık.Sabah valizlerimizi
kontrol ettik hepsi 2 katına çıkmıştı.Kahvaltıdan sonra Almanlarla
vedalaştık.Max’ın doğum gününü kutladık tekrar.Sonra Jelena bizi almaya
geldi.Oda benim doğum günümü hatırlayıp bana hediye çikolata almış.Çok mutlu
olmuştum.sonra otobüsümüze bindik.Hayatımdaki en konforlu otobüstü Lux
Express.İçinde ücretsiz kahve makinesi,tuvalet,telefonunu şarj edebileceğin
priz,ikram…St.Petersburg’a geldik.Metroyla Nevsky Caddesi’ne gittik.Mimari
açıdan çok güzeldi.Sonra uçağa bindik ve İstanbul’a geldik.Kaldığımız otel
harikaydı.O gece çok iyi uyuduk.Sabah muhteşem bir kahvaltı vardı.Omlet,sıcacık
çay ve kahvaltılıklar…O kahvaltıdan sonra canım Türkiye’m dedim.:Dkahvaltıdan
sonra deniz kenarında yürüdük sonra valizlerimizi toparladık.Öğlen balık
ekmeğimizi de yedikten sonra Konya’ya dönmek için uçağa bindik.Her uçak
yolculuğumuz çok eğlenceliydi.Sena’yla Serdar Ortaç dinleyerek hem güldük hemde
sınıftaki hatıralarımızı hatırladık.Uçak yolculuğunda yanınınzda sevdiğiniz bir
arkadaşınız varsa açın Serdar Ortaç dinleyin.Serdar Ortaç hiç bu kadar eğlenceli
olmamıştır.:DVee sonunda Konya’ya döndük.
Bize bu geziyi,bu tecrübeyi sağladığı için İngilizce Öğretmeniz Feyza
Akdan’a sonsuz teşekkürler.Ayrıca yabancı ülkelerdeki insanlara Türkiye’deki
insanları bizim aracılığımızla tanıttığı ve yanlış bilgileri ortadan kaldırdığı
için de Feyza Hocam’a ve Comenius’a teşekkürler.Fayza Hocam iyi ki
varsınız.Sizi çoookk seviyoruzzz.J <3
Hatice ŞANLI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder